Yapı Teknolojisinde GÖRÜNÜM - Celal Okutan
Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Tesisat Dergisi Sayı 52, Nisan 2000 odaları veya dernekler tarafından yeterli eğitim verilerek yetki belgeleri sağlanabilir. Ancak bu belgeler, uzmanlık belgesi sayılamaz. Diğer bir deyişle, denetim ve kontrol hizmetleri, yapıda arazi yerleşimi, alt yapı, zemin etüt ve kontrolü, belediye hizmetleri, yangın, deprem, çevre ve enerji etkinlikleri, sağlık, hijyen ve imar kuralları, ruhsat ve işletmeye alma kontrol hizmetleri ile sınırlı olmalıdır. Ancak bu görevler hiçbir şekilde tasarım, imalat ve uygulama, şantiye kontrol ve sorumluluğunu içermezler. Konu, devlet ve siyasi otorite yönünden yukarıda açıklanan çerçevede ele alınmadığı sürece başarılı olamayız. Aksi takdirde çok iyi niyetle hazırlanmış, topluma yararlı olma amaçlı kararname, bürokratik yaklaşım nedenleri ile uygulama niteliğini kaybeder. İncelendiğinde de anlaşılacağı üzere, yapı denetim kuruluşlarının zorunlu koşulu ara mühendislik hizmetleri üzerine inşa edilmiş; mesleki örgütlerin sicil ve sertifikalarına endekslenmiş; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, valilik, kaymakamlık, yerel yönetim, odalar birliği gibi pek çok kurum ve komisyon yetkilerine bağlanmış; açık, sade, gerçekçi ve doğru yaptırımlardan uzaklaşmıştır. Bu anlamdaki denetim kurumlarının önemli yapıların proje ve uygulamalarının denetim ve kontrolünde karşılaşacağı teknik ve mesleki sorunlar açıkça görülür. Kararnamenin önemli maddelerinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından ileride yayınlanacak yönetmeliklere refere edilmesi büyük bir eksikliktir. Müteahhitlerin meslek odalarına kayıt olma koşulu teknik sorumluluktan farklı bir anlam taşımaktadır. Bir denetim kuruluşunun herhangi bir nedenle işi bırakması halinde şantiyenin durdurulması büyük sorunlar yaratacaktır. Özellikle üç ay sonra yürürlüğe girecek olan bu kararname gereği, bölgelerde ruhsat işlemlerinin durdurulması, Nisan ayı gibi inşaat mevsimi olan bir ayda yapı sektörünü ekonomik yönden sarsacak bir karardır. Bu sebeple kararnamenin uygulanma olanağı görülmemektedir ki; eğer uygulama başlarsa, çok kısa bir sürede uygulama niteliğinin olamayacağı görülecektir. Yapıda can ve mal güvenliğini sağlamak, kaynak israfına sebep olan plansız, kontrolsüz ve kalitesiz yapılanmayı önlemek, çağdaş norm ve standartlarda yapı üretmek yapı teknolojisinde uzun yıllar teknik camianın bir sorunu olarak gündeme gelmiş; kamu, özel sektör, anayasal kuruluşlar, dernek ve birlikler ortak bir çizgide buluşamamışlardır. Ayrıca toplum bu hususlarda bilinçsiz olduğundan, yasa ve yönetmelikler sosyal nitelik kazanmamış, Marmara Depremi ile doğru yaklaşımla hata ve eksikler kümeleşmiş, bugün sorun daha da büyümüştür. Bu anlamda öncelikle, bütün teknik hizmetlerde sorumluluk belirlenmeli, özellikle yapı üretiminde bütün hizmet verenlerin yaptıkları işlerden sorumlu olmaları sağlanmalı, vecibeleri cezai hükümler ile açıklanmalıdır. Bu yöntem, yapı teknolojisinde hizmet yapanların yapabilirlik sigortasını gündeme getirecek, hizmet sektörü ister istemez mali sorumluluk sigortasına yönelerek kendilerini güvence altına alacak,ayrıca mühendis ve mimarlarımız da profesyonel uzmanlığa yöneleceklerdir. Bilgi, beceri, deneyim ve uzmanlığın yapı teknolojisindeki temel kaynağı, bilim ve tekniğe dayalı yapı mevzuatı, standartlar ve yapı kodlarıdır. Çağdaş norm ve standartlara göre üretim, mevcut il
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=